E o zaman ikinci yazı gelsin hemen. Öncelikle bir araya gelme sürecimizden birkaç cümleyle bahsedeyim mi?
Begüm, zaten uzunca bir süredir Dalyan ve Çandır'da yaşayan bir insan, yani her ikisinde de yaşamış zaman zaman. Ve en son, 1 yılı biraz aşkın bir süre önce şu anda birlikte yaşadığımız evi tutar. Yaz aylarının koşuşturması sürerken, kısa bir süre önce bu köye yerleşmiş olan Bülent bir kaza geçirir ve ameliyat vs. için İstanbul'a gitmesi gerekir. Bu arada evini boşaltması gerekince Begüm evini açar ve Bülent'in bir arkadaşı eşyalarını Begüm'ün evine getirir. Nekahat döneminin sonrasında kendisi de buraya gelir. Yaz aylarına doğru da artık göçebe hayattan fazlaca yorulmuş olan ve köklenecek yer arayan Burcu ve Emre'nin de gelmesiyle topluluk oluşmuş olur.
Bu arada buraya gelme niyetim(iz) bir süredir gündemdeydi ama esas karar veriş bir anda oldu. Ben "yorgunum da yorgunum" deyip duruken 18 ya da 19 Mayıs'ta Burcu ve Begüm'ün "o zaman daha neyi bekliyorsun?" demeleri ile titreyip kendime geldim ve 27 Mayıs'ta buradaydım.
Lafı uzatmadan ilk günlerden bahsedeyim şimdi de biraz:
27 Mayıs Salı günü Umman'la İzmir'den yola düştük ve buraya geldik. Uzun bir aradan sonra "evim"e gelmiştim yani, benim için büyük bir olaydı. Fiziken ve daha çok ruhen çok yorgun hissettiğim için bir süre hiçbir yere gitmemeye fena halde niyetliydim (ne mutlu ki 41 gündür aralıksız buradayım). Onu diyordum, 27 Mayıs'ta buraya geldim ve göçebe günler resmi olarak sona erdi. Geldiğimizin ertesi günü mini bir yolculuk yaptık ve o bile zor geldi, en azından gitmeden... Göcek'in bir köyünde yaşayan Gülengül'ü ziyaret ettik dördümüz (Begüm, Bülent, Umman ve ben). Keyifli bir gündü, hem uzun zamandır e-posta, telefon aracılığıyla tanıdığım, hatta kitabının düzeltisini yaptığım Gülengül'le nihayet yüz yüze gelmiş olduk.
Bir sonraki gün Scrabble çılgınlığımız başladı ve devam ediyor. Umman Scrabble'ı burada bırakarak bize nasıl bir iyilik yaptın, anlatamam. Oynayıp duru... Aynı gün ilk çemberimizi de gerçekleştirdik dördümüz. Uzun bir süre hiç kimsenin konuşmadığı, kelimelerden çok sessizliğin sesini dinlediğimiz bir çember oldu; güzeldi. Sonraki gün de Karia yolu üzerinden muhteşem bir orman yolundan Ekincik'e gittik ve denize girdik. Evde azıcık rakı vardı, Umman'la birer tek atıverdik o akşam.
Tabii böyle gün-gün devam edersem bitmez bu yazı, hızlanıyorum.
Bir iki gün sonra Umman gitti, ondan bir hafta kadar sonra da Burcu geldi ve ekip tamamlanmış oldu. Burcu gelene kadar Bülent'le arka tarafta bir bahçe oluşturmuş ve roka, dereotu, tere, maydanoz, domates, kabak, patlıcan, biber ektik-diktik. Bu arada ekmeğimizi yapmaya da başladık tabii.
Biraz daha hızlanıyorum: Genel olarak günler yemek yaparak, yiyerek; ihtiyacımız olduğunda odun toplayarak; Scrabble ve diğer bir-iki oyun oynayarak; Bülent'le bir kaç kez masa tenisi oynayarak; iki-üç kere yürüyüş yapıp üstüne yüzerek ve kaybolduğumuz bir gün çok güzel bir koy keşfederek; çok sık olmamakla -ve sıklaştırmayı istemekle- birlikte çemberlere devam ederek -ki bir tanesini antik kent Kaunos'ta yaptık; Dalyan'a Çarşambaları çigong yapmaya, Cumartesileri ise pazara giderek; Burcu'yla hiç üşenmeyip buradan Dalyan'a oradan da Ortaca'ya gidip değirmeni bulup un alarak; ikide bir ve sürekli ve daimi mest olarak; sabahları çigong, yoga, titreme karışımı bir şeyler yaparak; dolunayda iskelede Burcu'nun dolunay iksirini içerek; 1 Temmuz'da Bülent'le kabotaj bayramı nedeniyle iskelede düzenlenen festivale giderek ve yağlı kazığa tırmanma ve diğer yarışmaları izleyerek; arkadaşımız Mesut'un ve sonrasında sipariş ettiğimiz kerestelerin gelmesiyle bahçeye iki adet köşk (platform) yaparak; komşunun odunlarına yardım ederken ayak parmağıma odun düşürerek (17-18 gün oldu, anca normale dönüyor); film izleyerek, Black Mirror izleyerek; biraz kitap okuyarak, biraz da yazarak geçti/geçiyor.
Burada hayat çok keyifli, bahçeye ektiklerimiz de çiçek açıp duruyor, ayrıca bir kabak kocaman oldu (nedense başka kabak yok piyasada) ve biberler de hızlandı bugünlerde. Ayrıca iki haftadır rokaya doyduk... Domateslerden ve patlıcanlardan atılım bekliyorum bir an önce.
Bu arada Haziran ortasında Begüm, sonunda Burcu, Temmuz başında (geçen Çarşamba) da Bülent gitti ve o günden beri yalnızım. Daha doğrusu Çarşamba günü buraya ilk kez arkadaşlarım geldi (Esra, Deniz, Mahir ve Günnur) ve Günnur haricindekiler bir gün kaldılar, dolayısıyla Perşembe'den beri yalnızım ((: Bugün öğleden sonra Begüm burada olacak, yarın ise yeni misafirimiz Derya geliyor. Koş Derya!!
İlk günleri çok hızlı geçmiş oldum ama ara ara dönüp o günlere dair bir şeyler anlatacağım. En azından buradaki hayatımızdan ve iletişimimizden, kendiliğinden akan iş bölümünden falan bahsetmek istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder