Hımm hangisinden başlasam? Dolunay etkilerinden mi,
benden mi, yoksa Çandır Candır'dan mı?
Ben benden de başlasam (zira ben olmasam diğerlerini
şimdi, buraya yazan da olmazdı) hepsi öylesine birbirine
bağlı ki farketmiyor...
Dün ormandaki 2,5 saatlik muhteşem çemberimizde 'ben'
ayrı 'topluluk' ayrı mı diye muhabbetleştik dördümüz. Benim
hayatım, kişisel ihtiyaçlarım ne kadar kesişiyor topluluğun
ihtiyaçları ve hayatıyla.
Meselâ kış için yapılacak işlerin benim bu aralar yaşamakta
olduğum içsel abukluklarla ne alâkası olabilir? Evet evet
'içsel abukluklar'. Dolunayla gücü keskinleşen kendimle ilgili
birtakım hayal kırıklıkları, hâlâ önüne geçemediğim beklentiler
ve üstelik bunların daha çok cinsellikle ilgili olması...
Herşey sanırım hayatıma yeni (ve o kadar da eski) özel bir
insanın girmesiyle başladı bir buçuk ay kadar önce (kim o,
ne iş yapıyor vs. gibi sorular geliyorsa aklına, hemen 'delete'
tuşuna bas zira konuyla ilgisi yok;). Her yakın ve kâlpten bağ
kurabildiğim insan gibi o da ayna oluyor tüm gizli kalmış, bastırılmış
taraflarıma. Hemen her birlikte oluşumuzda hoşuma gitmeyen bir yönüm
fışkırıyor biryerlerden. Kaçış yok, üzerinde çalışılacak, yazılacak,
paylaşılacak bir şekilde ki dönüşsün, hayırlara vesile olsun.
Tüm bu çok kişisel durumların toplulukla ne ilgisi var?
Şöyle ki ben özellikle bu zamanlarda anlıyorum gerçek bir
toplulukta varolmanın, gözlerinin içine bakıp tamamen içimden
geldiği gibi konuşabilmenin, bu sevgi ve güven ortamının önemini.
Kendimden hiç te hoşnut olmadığım zamanlarda bile onlarla gülebilmek,
yanyana, elele durabilmek, sevildiğimi, önemsendiğimi bilmek hayatımdaki
en büyük nimet sanırım.
Kendimden çok hoşnut olduğum, neşemi, sevincimi, heyecanımı
paylaştığım zamanlarda da öyle.
Emre'yle aramızda bir şaka var hayatımdaki o özel insan varolalı ve onu
arada sırada ziyarete gideli beri. Ben diyorum ki 'Ne yaparsam topluluk
için yapıyorum.' O benim sevgilim değil (kimse benim değil). Emre de
dedi ki bir kere 'topluluğun sevgilisi' ;)
Velhasıl ben ne yaşarsam ve kâlpten paylaşırsam buradaki bu dört
kişiyle, evde yemek mi yapılacak, atölyeye mi hazırlanılacak, kışa odun
mu toplanacak hepsi daha bir kolay akıyor, daha bir kendiliğinden
halloluyor, daha bir ne bileyim 'birlik'te oluyor.
Dolunay ayrı, ben ayrı, topluluk ayrı değil yani. Hepsi bir, hepsi aşk, hepsi sevgi...