Begüm'ün 13 Ağustos'ta yazdığı ve bana gönderdiği yazıyı; önce yollarda olduğum, sonra da ihmalkarlık ettiğim için ancak paylaşabiliyorum. Buyrunuz...
---------------------------------------------------------------
Bilenler biliyor cennet gibi bir köyde yaşıyoruz biz.
Ne ararsan var; ılıman iklim (gerçi şu bir ay çok sıcak
ama o kadar), her mevsim taze meyve, sebze. Narenciye
biter incir başlar, o biter üzüm, o biter nar. Zeytin genelde
gani, komşularda inek sütü, çökelek bol, tazecik doğal
yumurtalar. Bir taraf orman, diğer taraf göl, 15 dak. ötesi
deniz vs. vs. Hakikaten cennet...
Peki huzur var mı? 'Eh iyidir yine' diye düşünüyodum.
Yani birkaç kavgalı komşu, işte miras kavgasından
birbirine düşmüş akraba filan her köyde olan şeyler...
Onun dışında kapıyı bacayı açık bırakırız, herkes birbirine
selâm verir, güleryüz her daim ortalıktadır.
Ta ki bize sakallı (siyah) bir erkek gelene kadar. Ya arkadaş
bu devleti (derinini de kendini de) tebrik ediyorum; ne
güzel korku, nefret salmış. Tam da ortalık karışık ya bu
çocuk nereliymiş yoksa pkk'lı mıymış. Töbe estafurullah...
Zaten yakındaki bir köyün camisinde işidciler yakalanmış.
Efendim orman müdürlüğüne tehdit telefonu gelmiş 'ordaki
dağları yakarız' diye. Her gece devriye geziyorlarmış şimdi.
Zaten 2 gündür tepemizde helikopterler de geziyor. Jandarma
botu da kanalda bir aşağı bir yukarı.
Hay (burda küfür yazasım geliyo da yazmıcam) bin kunduz.
Ya ne güzel yaşıyoduk arkadaş ne oldu cebine koyim?
Şöyle bir durum tabii ki sonuç olarak:
'Allah devletimize zeval vermesin, bizi pkk'dan,
işid'den koruyo. Bak sıkıyönetim gibi ortalık e
lazım tabii ki. Sonra biz napardık elin teröristi
köye gelse.'
Pöfff cennet cennet dedik. Al sana cennet!!!
Not: Buraları çok seviyorum. Sinirim geçicidir ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder