Çandır'dan selamlar...
Her ne kadar bu blog çok fazla rağbet görmediyse de ben -en azından- kendi tarihime ve hafızama not düşürmek adına yazayım.
İçim fena halde kıpır kıpır, zira günler harika geçiriyorum. Yaklaşık iki haftadır Begüm burada ve birkaç gün önce de Bülent geldi nihayet ve dörtlümüz, dört beş gün kadar bir arada yaşamayı deneyimledi. Gerçi Bülent nar işine gitmeye başladığı için, yüzünü çok fazla göremiyoruz ama ne yaparsın... Bugün de Burcu'yu Şirince'deki council eğitimine katılmak üzere gönderdik. Dört tane üçer kiloluk ekmeklerle (ayıptır söylemesi ben yaptım) ve tatlı-tuzlu atıştırmalıklarla (onları ise Burcu yaptı.)...
Tabii şimdi ben yaptım, Burcu yaptı falan yazıyorum ama aslında topluluk yaptı. Mesela ben ekmekleri yaparken, Burcu diğer bir takım işlerle uğraşırken evin tüm işlerini Begüm halletti. Yani bize alan açtı ve bu, çok önemli bir işbirliği örneği bence. Topluluk olmanın bir parçası da birbirini desteklemek ya hani, işte bunu yaşıyoruz.
Sadece ekmekler değil konu. Yine bu sıralar, yazıyor olduğum kitaba yoğunlaşmaya çalıştığımdan -ve biraz da ev işleri konusunda geçici bir tembellik yaşıyor olduğumdan-, Burcu da keçe vs. işleriyle ilgilendiğinden, yine Begüm yemek, bulaşık gibi işlerin büyük kısmını üstlenmiş durumda.
Zaten yeni bir alışkanlığa geçtik biz de şu sıralar. Her sabah olmasa da aklımıza gelen sabahlar, o güne dair niyetlerimizi ve yapmak istediklerimizi paylaşıyoruz, böylece iş bölümü kendi kendini var ediyor.
Sabah paylaşımlarının yanı sıra şu birkaç güne iki tane de çember sığdırdık. Bir tanesi normal çemberimizdi, nasılız, neler hissediyoruz, gündemimiz neler gibi konular üzerinden giden ve epey paylaşımlı geçen... Dün akşam ise konulu çember yaptık ve konumuz ortak yaşamda dikkat edilmesini istediğimiz şeylerdi. Temizlik, yemekler, bulaşıkları nereye koyalım, örümcek ağlarını alalım mı, bıçakların bileyinin bozulmaması için dikkat edelim gibi konular üzerinden giden, yine çok faideli olduğunu düşündüğüm bir çemberdi.
Burcu'yu bugün Şirince'deki eğitime gönderince yeniden üç kişi kaldık. Gerçi üç diyorum da bizim hemen yanıbaşımızdaki evi tutan -ve dün Çandır'a gelen- Filiz de kısmen bizimle sayılır. Ayrıca yarın da dostumuz Tijen şenlendirmeye geliyor evimizi ve hayatımızı.
Bunlarla birlikte bugünlerde bir sürü yeni insan taşındı bu taraflara. Önce Ceren ve Kayhan Çandır'a, sonra Celil ve Canan Dalyan'a ve son olarak Özgür ve Bilge de Çandır'a taşındılar. Bu çiftlerin her biriyle epey paylaşımımız oldu hızlıca ne mutlu ki. Her biriyle ya bi' yemek organizasyonumuz oldu ya da kahvaltı. Hatta birden çok kere...
Bu arada hava çok güzel burada. (gerçi bana her hava güzel) Günlük güneşlik, akşamları serin. 10 gün kadar önce üç gün üç gece yağmur yağdı. Yani aralıksız değil belki ama bir durup bir başlama şeklinde... Şimşekler, yıldırımlar... İzlemelere doyamadık.
Akşamları da film, dizi vs. izliyoruz bazen. Şu sıralar Scrabble'a pek yüz vermiyoruz ama Dönüşüm oynadık mesela bir kere. İlginç bir oyun da biraz fazla karmaşık sanki...
Çandır'da hayat muhteşem akıyor! (Şimdi herkes kıçını kaşısın.)
Ay pek heyecanlandım ben bu işe. İyi ki geliyorum.
YanıtlaSil