Begüm'den:
Bilmiyorum sizin günleriniz nasıl geçiyor. Benimkiler
biraz sıradışı mı ne?
Şimdi bizim motor (scooter yani, burda da cava diyorlar)
sürekli yağ eksiltiyordu. Dalyan'daki tamirciye
sordum 'buraya getirmeniz lâzım' dedi. Normalde binip
götürürsün tamirciye ya da yürümüyorsa kamyonete
konur filân değil mi? Yok arkadaş biz şöyle götürüyoruz:
Evimize 2 km. kadar uzakta oldukça eski bir şehir var (4500
yıllık gibi öyle biraz eski işte), izin alıp onun içinden geçiyoruz.
Orda görevli bir arkadaşım var organlarına hoponopo yapıyor,
matrix energetics eğitimi almış, onunla biraz laflıyoruz.
Sonra muhteşem bir platodan kanala ulaşıyoruz. Yolun sonunda
balık kooperatifinin tekneleri karşıya gelip gidiyor, Dalyan'a
kutularda balık taşıyorlar. Onlardan birine rica edip, yüklüyoruz
motoru.
Hava ılık, etraf sakin, bulutların aksi suya vuruyor, sazlıklar var
ilerde. Motorun üzerinde oturuyorum. 3-4 dakikalık yolculuk
bitmesin istiyorum, daha gitsek keşke. Varıyoruz hemen karşı
kıyıya. Orası şehir gibi; zincir marketler, geniş yollar, barlar filân
var. Orada ilk defa motor kullanıyorum, hoş geliyor.
Akşam bar sahibi bir arkadaşın doğumgünü var. Gelmişken ona
takılıyorum. E akşam geri dönülmez o tarafta kalıyorum.
Her Salı Sultaniye Kaplıcaları'na tekne gidiyor sabahtan. Ona
atlıyorum. Bir saatlik harika bir yolculuk. Gölün üstü hafif serin.
Aylin flüt çalıyor, iki de köpek var. Varınca kendimizi sıcacık
kükürtlü suya atıyoruz. Bu nasıl bir suysa acayip gevşetiyor
insanı. Dönüşte teknede uzanmak ohh...
Tamir olan motoru alarak yine tekneye yüklemek üzere yola
çıkıyorum. Biraz yağmur yağıyor usul usul. Balık kutularının
boşaltılmasını bekliyorum hiç acelem yok. Yine karşıya geçiyoruz.
O yol bitmesin istiyorum öyle güzel ki...
E yazı da bitmesin istedim ama, öyle güzel ki :)
YanıtlaSil